- 7 Haziran 2021
- Yayınlayan: yonetici
- Kategoriler: Genel, Köşe Yazıları
*İSMAİL HAKKI ÜZÜM
Kurbanbaba Zaferi
1 Nisan 1920 yılında başlayan Antep şehir savaşları, 26 Nisan’da Mağarabaşı taarruzu ile devam etmiş ise de Fransızların bu saldırısı Milli kuvvetlerin başarısı ile sonuçlanmıştır. Ancak düşman kuvvetleri, Antep’in çevresinde varlığını sürdürmüş, Antep’in doğusunda ve kısmen güneyinde Albay Normand müfrezesi, batısında ise Albay Debieuvre müfrezesi Antep’i kuşatmaya devam etmiştir. Bunun üzerine Milli kuvvetler, Antep’i birçok cephede muhasara eden düşman kuvvetlerini atmak amacıyla 28/29 Nisan gecesi bir taarruz düzenleyerek Fransızların geri çekilmesini sağlamış ve kuşatma başarılı bir şekilde kaldırılmıştır. Fransızlar ise Antep’te yalnızca Kurbanbaba Tepesini, bazı Ermeni evlerini ve Kolej bölgesini ellerinde tutmuşlardır[1].
Kurbanbaba Tepesi, Antep’e tamamen hâkim bir noktada bulunduğu için Fransızların elinde bulunduğu sürece şehrin ateş altında kalma tehlikesi devam etmiştir. Bundan dolayı Milli kuvvetler bu tepenin geri alınması için hazırlıklar yapmıştır. Bu sırada Fransız birliklerinin de bir bölümünün Antep’ten çıkmasıyla beraber önemli bir fırsat yakalanmış ve 2/3 Mayıs 1920 yılında taarruz başlatılmıştır[2]. 3 Mayıs’ta öğleden akşama dek süren mücadelede Türk kuvvetlerinin üstün cesaret ve kahramanlıkları neticesinde Fransızlar ikinci kez büyük bir yenilgiye uğratılmış ve bu olay Antep halkının moralini büsbütün arttırmıştır. Milli kuvvetler bu taarruz sırasında Rahmi Efendiyi şehit vermişler, Fransızlar ise 100’ü aşkın ölü ve yaralı ile Kolej’e ve Mardin binasına sığınmışlardır[3].
Kurbanbaba Tepesinin alınması ile büyük bir zafer kazanan Antepliler, Fransız ve Ermenilere büyük bir darbe vurmuş ve bunları kuşatma altına alıp teslim olmaları için çağrıda bulunmuşlardır. Fransızlar ise makineli tüfekleri ve topları ile savunma durumunda kalmış ve dışarıdan yardım beklemişlerdir. Türk kuvvetlerinin kazanmış olduğu bu önemli olay Anadolu basınında hemen yankı bulmuş ve Albayrak Gazetesinin 13 Mayıs 1920 yılı sayısında taarruz ile ilgili şu ifadelere yer verilmiştir:
Müstahberât-ı Husûsiyye
Ayıntab’ın hemen cenubundaki Kurban Baba Tepesi Kuvâ-yı Milliye tarafından bi’l-hücum zapt edilmiştir. Düşman tarafından esaslı bir surette tahkim edilen bu tepede birçok makineli, otomatik tüfenkleriyle yüz kadar muhafız vardı. Aynı zamanda kasabanın garbındaki Kolej müstâhkem mevziinin toplarıyla ve yüksek Ermeni evlerinden piyade ateşiyle himaye edilmekteydi. Hücumla baskın tarzında yapılmasından Kolej’e firar etmek isteyen düşman kısmen Kurban Baba’da yakayı ele vermiş, teslim olmayan bir zabit ile kırk nefer maktul düşmüştür. Kuvâ-yı Milliye’nin zıyâ’ı iki şehit, on iki mecruhtur. Düşman adedi henüz taayyün etmemiş otomatik tüfenk, Fransız tüfengi, cephane ve bomba iğtinâm edilmiştir. Ayıntab’da kalan düşmanın bakıyyesi Kolej binaları ile Amerikan Eytamhanesi’nde ve Ermeni mahallatında tahassun eylemiştir. Ayıntab Kuvâ-yı Milliye tarafından tamamıyla muhasaraya alınmıştır.
Akbaba Savaşı
Milli kuvvetlerin Kurbanbaba’daki başarısı Antep dışındaki Fransızları harekete geçirmiştir. Nitekim Antep’te kuşatılmış olan Fransız birliklerine takviye etmek amacıyla Kilis’te büyük bir Fransız kuvvetinin hazırlık yaptığı bildirilmiş ve 21 Mayıs günü saat 17.30’da Kilis Kuvâ-yı Milliye Komutanı Polat Bey’den alınan raporda, 200’den fazla araba ve birkaç otomobilden kurulu erzak kolunun ve piyade taburunun Kilis’ten Antep’e doğru harekete geçtiği bildirilmiştir[4].
Milli kuvvetler, Fransızların Antep’e girmelerini engellemek ve geri çevirmek amacıyla bir kısmı Akbaba Tepesine diğer bir kısmı da Körkün Köyü sırtlarına savunma hattını kurmuşlardır. 22 Mayıs sabahı Fransızlar, Mizmiz Tepesi ve Elmalı Tepesinin kuzey sırtları arasında yayılarak Geneyik köyü üzerinden Akbaba mevzilerine saldırmaya başlamışlardır[5]. Burada gerçekleşen savaş gün sonuna dek tüm şiddetiyle devam etmiştir. Fransızların sayı ve silah üstünlüğü karşısında Milli kuvvetler geri çekilmek zorunda kalmıştır[6]. Bu savaşının başarıya ulaşmamasındaki bir diğer husus ise askeri stratejilerin ve planlamaların eksik yapılmasından kaynaklandığı belirtilmiştir[7].
Milli kuvvetlerin Antep’e çekilmesi halk üzerinde olumsuz bir etki yapmışsa da halk sabır ve cesaret göstererek hiç zaman kaybetmeden geri çekilen kuvvetler ile birlikte tekrardan şehir içi savaş düzenini almaya başlamıştır. Bu sırada Fransız birliği de ikiye ayrılarak bir kısmı Körkün, Nafak Boğaz yoluyla doğudan; diğer bir kısmı da Küçük Kızılhisar Köyü yoluyla Batı’dan Antep’ girmişlerdir[8].
KROKİLER ( EK )
DİPNOTLAR
[1] Türk İstiklal Harbi Güney Cephesi IV. Cilt, Ankara, 2009, s.145-146.
[2] M.Birol Güngör, Antep Harbi, 2004, s.143.
[3] Lohanizade Mustafa Nurettin, Gaziantep Savunması, Sadeleştiren: Cumhur Yıldız, 2020, s.88-89.
[4] Türk İstiklal Harbi, a.g.e. s.148.
[5] Ali Nadi Ünler, Gaziantep Savunması, İstanbul, 1969, s.59.
[6] Ayhan Öztürk, Milli Mücadele’de Gaziantep, Kayseri, 1994, s.103.
[7] Lohanizade Mustafa Nurettin, a.g.e., s.94-95.
[8] Öztürk, a.g.e., s.104.