- 13 Nisan 2021
- Yayınlayan: yonetici
- Kategori: Köşe Yazıları
11 Nisan 1920 Urfalıların işgalcilere karşı başlattığı kurtuluş mücadelesinin sonunda esaretten kurtulduğu tarihtir. Birinci Dünya Savaşının galip devletleri tarafından hiçbir hukuki gerekçeye dayanmadan işgal edilen Anadolu’nun güney bölgesi yıllarca düşman işgalinde kalmıştır. İngilizlerle başlayan işgal, Suriye İtilafnamesi ile Fransızlar tarafından devam etmiştir. Vatanın bağımsızlığını kişiliğinin bir parçası olarak gören Urfa halkı, heyeti temsiliye başkanı Mustafa Kemal’in emir ve direktifleri ile kendi kurtuluş hareketini başlatmıştır. Milli amaçlar uğruna kısıtlı imkanlarla savaşan inançlı milis kuvvetler silah ve teçhizatı zayıf olmasına rağmen milli irade ve inançla yürüttükleri bu mücadele neticesinde düşmanı topraklarından atmayı başarmışlardır.
Savaşın bütün şiddetiyle yaşandığı güney cephesindeki tüm şehirler var gücüyle birbirlerine yardım edip direniş ruhunu sürekli canlı tutmuşlardır. Fransız mezaliminden fazlasıyla nasiplenen Antep’teki gelişmeler zaman zaman Urfa halkını cesaretlendirdiği gibi, Urfa’nın kurtuluşu da Antep halkı arasında direniş ruhunun canlı kalmasını sağlamıştır.[1] Mustafa Kemal tarafından Antep’te görevlendirilen Kılıç Ali; Urfa’daki Kuvayı Milliye kumandanı Ali Saip Bey’le sürekli irtibatlı olmuş ve Urfa’daki durum hakkında sık sık bilgi almıştır.[2]
Urfa kurtuluş mücadelesi kahramanlarından Naci Balak’ın[3] 5 Nisan 1920 tarihli hatıratından anlaşıldığı kadarıyla Antep ahalisi sansür uygulanan telgrafhaneye hücum etmiş ve oradaki Fransız askerleriyle ermeni destekçilerini bertaraf etmiş ve sansür memurunu öldürmüşlerdir. Bu durum kurtuluş için gün sayan Urfa halkı içerisinde heyecana sebep olmuş ve direniş ruhunun canlı kalmasını sağlamıştır.[4]
Urfa Kuvayı Milliyesi bir taraftan Urfa’nın kurtuluşu için savaşı sürdürürken diğer taraftan Fransız mezalimi altındaki Antep e desteğini sürdürmüştür. Fransızların en önemli gıda ve mühimmat ikmal noktalarından biri olan Akçakoyunlu tren istasyonuna Urfa milli kuvvetleri 5 top bir mitralyöz ve yüzlerce direnişçi ile saldırıda bulunmuş ve Fransız kuvvetlerinin geri çekilmeleri sağlanmıştır. Akçakoyunlu’daki bu başarı hem Antep hem Urfa halkında müthiş bir moral kaynağı olmuştur. Nitekim 11 nisan 1920 tarihine gelindiğinde Fransızlar Urfa’da barınamayacağını anlayıp şehri terk etmişlerdir.[5] Fakat Fransızların silahlı olarak Urfa’dan geri çekilmesi Antep’i zor durumda bırakacağı düşüncesi üzerine, Urfalı aşiretler tarafından Urfa’nın 15 km batısındaki Firuz Paşa deresinde Fransızlara bir taarruzda bulunulmuş 296 ölü ile 140 Fransız askeri de esir edilmiştir.[6] Bütün bu gelişmeler Antep halkı arasında heyecanla karşılanmış ve Antep’in kurtuluşu içinde bir meşale olmuştur.
Urfa’yı boşaltan Fransız birliklerinin önemli bir kısmının Antep’e gelmesi Urfa halkı arasında büyük bir tepkiye neden olmuş ve yüzlerce Urfalı direnişçi Antep e kurtuluş için mücadele etmiştir. Antep in düşman işgalinden kurtulması için ordu ve millet el ele vererek çalışıyordu. Bu doğrultuda Urfa bölgesi komutanı binbaşı Pehlivanzade Nuri Bey bir piyade taburu, iki top ve yeteri kadar makinalı tüfek, 700 kadar da milli kuvvet ve aşiret mensubu ile Nizip üzerinden Antep’e hareket etmiş,[7] Düztepe, Kurbanbaba ve Sarımsak tepe baskınlarında ziyadesiyle yararlılıklar göstererek savaşın sonlarına kadar Antep’te fedakarca çarpışmışlardır.
[1] AKALIN, Müslüm, Urfa’nın Kurtuluşuna Dair Üç Hatırat, Şurkav Yay., Ankara, 2017, s.44
[2] Atatürk’ün Sırdaşı Kılıç Ali’nin Hatıraları, Derleyen, Hulusi Turgut, İş Bankası Kültür Yay. İstanbul 2007, S.496
[3] Naci Balak (Velieddin-Hatice) (1899-1963) Urfa Müdafaayı Hukuk Cemiyeti üyesi. Cemiyetin yazı işlerini yürütmüş olup Cumhuriyetten sonra Sanatlar Ocağı Müdürlüğü, Beden Terbiyesi Müdürlüğü yapmıştır. Akalın, a.g.e. s. 46
[4] Akalın,a.g.e., s. 66
[5] AKALIN, Müslüm, URFA KURTULUŞ DESTANI “Milli Mücadelede Urfa” Anılar-Belgeler, Şanlıurfa Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yayınları, İstanbul 2008, s. 166
[6] ÖZTÜRK, Ayhan, Milli Mücadelede Gaziantep, Geçit Yay., Kayseri 1994, s.126
[7] Öztürk, a.g.e., s.126